© 2023 Edebiyat Bölümü - Tüm Hakları Saklıdır.

Çok Güzel Sözler

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Ünlü Sözleri
  4. »
  5. Edip Cansever Sözleri ve Şiirleri

Edip Cansever Sözleri ve Şiirleri

BilgiN BilgiN - - 8 dk okuma süresi
4109 0
Edip-Cansever-Sözleri-ve-Resimli-Ayrılık-Yalnızlık-Duygusal-Aşk-Mesajları-Şiirleri

Edip Cansever, 8 Ağustos 1928 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Şair Cansever Bodrum’da tatildeyken beyin kanaması geçirdi ve 28 Mayıs 1986 tarihinde ise İstanbul’da hayatını kaybetmiştir. Kapalıçarşı’da hediyelik eşya ve halı ticareti yapan Cansever 1976 yılından sonra sadece şiirle uğraştı ve o muazzem eserleri bizlerle buluşturmuştur. Yerçekimli Karanfil 1957 yılında, Çağrılmayan Yakup 1976 yılında, Sonrası Kalır 1974 yılında çıkardığı eserlerden bazılarıdır. İşte Edip Cansever’in En Güzel Şiirleri ve Muteşem Sözlerini bir araya getirdik ve sizler için derledik.

Edip Cansever Aşk Sözleri

Ama o geçerken ne yalan söyleyeyim; şuramda bir ağrı duydum.

Bir papatya ne kadar uzağı görebilirse O kadar yakın kalplerimiz birbirine…

Bu aralar ellerim hep üşür benim. Doktor kansızlık der, ben sensizlik derim.

Gitsem de her yerde biraz vardır. Hatırda zamansız bir plak… Bir otel kapısı biraz istasyon… Vardır o seninle birlikte olmak. Buluşur çok uzaktan ellerimiz. Ve nasıl pekguzelsozler.com göz gözeyiz ansızın bir infilak.

Niye olmalı öyleyse. Aşk mutlu bir sürgünlükse…

Otursak bir akşamüzeri, Sen bana hiç bilmediğim bir hikâye anlatsan. Bildiğim bir hikâye de anlatsan ben bilmezden gelirim, söz!

Oysa hep yanımdasın seninle her şey yanımda. Kırıp dökük de olsa yanımda. Mesela çok sevdiğin bir deniz bile yanımda. O deniz ki aramızda hiç kımıldamadan. Erkeğini iyi tanıyan bir kadın gibi yorgun…

Öyle bir çık ki karşıma her baktığımda ilk defa görüyormuşum gibi, az kalsın ölüyormuşum gibi hissedeyim seni.

Sana her zaman söylüyorum senin yüzünde gülmek var. Bakınca bir yaşama ordusu çıkıyor aydınlığa. Bir çiçek geliyorsun yer altı çevresinden. Bir kartal gidiyorsun çıplağın ayaklarla.

Sanırım hiçbir şeyin öyle pek tamamlanmadığı. Bir çağda yaşıyordum. Ve bütün eksik kalmaların… Sessiz ve ünü olmayan bir tanığıydım ben.

Sedef kakmalı bir tramvay geçiyor yakınımızdan. İnce bir org sesini sürükleyerek… Benekli bir örtü çekiyor üstüne dünya. Hepimiz kayboluyoruz.

Sevmelerin ustasıyız güzel şaşkınlıkların. Önce yüreklerimizi alıştırmışız buna sonra kafalarımızı. Ki bu yüzden içimiz hiçbir zaman yoksul değil Yoksul olmadı.

Susmanın su kenarındayız bugün. Ne kadar sevgiyle konuşsak… Korkuyoruz göz göze gelince.

Ve mutluluk bir kibrit çöpü. Artık ne kadar yanarsa…

Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi. Biz eskiden seninle İstasyonları dolaşırdık bir bir.

Şair Cansever’den Kalbinizde Acı Hissettiren Sözler

Bazen diyorum ki onu kafama takmamalıyım. Sonra da diyorum ki; önce kalbimden atmalıyım.

Belki yarın gidecek; bir anı gelecek bir başka anının yerine. İnsan bazen ağlamaz mı bakıp kendine.

Ben sana uyandım yine,  Sen başkalarıyla uyurken…

Ben yorgunum anlamaktan bir duvar bir tebeşir gibi yazmaktan yazılmaktan.

Bu yüreğe bu kadar acı fazla dersin bazen kendine ama hata bizde. Küçücük bir yürekle kocaman sevmek ne haddimize.

Çocuklar büyükler gibi konuşur sefaletten.

Hava soğudu Kasım’ın son günleri. Kar yağacak bembeyaz olacak unutulmuşluğum.

Her yalnızlık bir ihtilaldir.

Kısaca söyleyeyim; anlamak yordu beni.

Kim ne derse desin ben bu günü yakıyorum Yeniden doğmak için çıkardığım yangından.

Kimse görmüyor bizi. Göremezler ki. Uçup uçup konuyoruz yerlerimize. Bir konfeti demetinden kopmuş gibi. Düşlerimizden saçılmış gibi.

Kimsenin öldüğü yok yaşadığı da herkes biraz var o kadar.

Ölünce kirlerimizden temizlenir Ölünce biz de iyi adam oluruz…

Sanki hiç kimselerin kullanmadığı bir gün kalmış bana.

Sınırsız bir uykusuzluktur böyle. Her yolculuğum benim. Koşuşan geyiklerle dopdolu ve uçan balıklarla…

Yani yaşıyor olmak… Yaşamakla bağdaşmaz bazen.

Edip Cansever’den Duygusal Sözler

“Umutsuzluğumu büyütüyorum” diyorsun, yalan!

Ah bu nisan yağmurları, Hüznünü kaybetmiş çocuklar gibi şaşkın.

Ah şu yağmurlar durmasa ya ne güzel ıslanıyor ilkyaz ne güzel ne güzel ne güzel denize zorla sokulmuş ağlamaklı bir çocuk gibi.

Bir bakın uyanıp kalkınca çocuk olmalarım var benim.

Bir yerimiz varsa bu dünyada, her şey insanca olmalı. Sevmek de, yaşamak da, ölmek de.

Hiç gitmeyecekmiş gibi sevenler, Hiç sevmemiş gibi gittiler.

İnsan sevdi miydi buna bir çare düşünmeli.

Nedensiz bir çocuk ağlaması bile çok sonraki bir gülüşün başlangıcıdır.

Sanki hiç bir şey uyaramaz içimdeki sessizliği, ne söz ne kelime, ne hiçbir şey.

Sıkıntı var, boğuntu var, tedirginlik var, çirkinlik, yalan, her şey var. Ama hep umut var her şeyin içinde…

Susarak katlanıyoruz her mutsuzluğa. Saatlendiriyoruz günü. Bölüyoruz dakikalara…

Yaşamım bir şarkıcının iç çekme anıdır beş mevsim yaşarım yılda.

Ama biz dağınık kaldık. Sevgimizle sevgisizliğimizle. Mutluluğumuzla mutsuzluğumuzla. Özlemlerimizle yitikliğimizle. Her neyse her neyse…

Cansever’den Sevgiliye Kapak Sözler

Bana kalbimdesin deme! Bilirsin, kalabalık yerleri sevmem.

Bir canavar gibi düşünün isterseniz herkes kendi düşündüğüyle kalacak.

Edip Cansever Yalnızlık ve Ayrılık Sözleri

Aralık kapıdan soğuk geliyor. Tam kalbimin üzerine bu akşam.

Bazen arkana bile bakmadan gitmek istersin. Öyle her şeyi bırakmana falan da gerek yok. Anıları bırakabilsen yeter.

Ben biraz “ertesi gün” gibiyim.. Eksiğim, unutkanım, öyleyim.

Ben sanki bir gazetenin hiç okunmayan yerlerindeyim.

Bırakmak bırakılmak demeyelim. Durmadan yer değiştiriyor anlamlar da. Ben ki bir boşluk kadar büyümüşüm bu yüzden. Sanki kış aylarında bir uçurumda…

Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde. Oysaki seninle güzel olmak var.

Biliyorsun, bizim her türlü yalnızlığımız yeni bir dil olacak yarın.

Bir mektup, bir telgraf alıntısı değil; unutulmuş bir sevdadır kapısını çalan.

Bir sokakta bir aşağı bir yukarı… Saatlerce dolaşanların hemen hemen bildiği… Amansız bir güceniğim.

Bugün de başlamayı unutuyoruz. Herkes birbirine bakıyor. Bulan bulana kendini.

Çıkmazlarda üst üste birikmiş ufuklar kadar derindim.

Çiçekler ağaçlarda kalsın, uçurtmalar göklerde. Haziran, temmuz, ağustos birbirine sokulsun. Ne olur bu böyle olsun.

Doğanın bana verdiği bu ödülden çıldırıp yitmemek için iki insan gibi kaldım. Birbiriyle konuşan iki insan.

Doğasın sen doğasın yarat beni yeniden. Ey yalnızlığımı kuşatan yalnızlık…

Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk hiçbir yere gitmiyor.

Güç iştir çünkü bir tarihi insan gibi yaşamak. Bir hayatı insan gibi tamamlamak güç iştir.

Güneş mi batarmış bir özel ismi bitirir gibi yanmış bir ağacın yaprakları mıymış kımıldayan.

İçime siner mahallenin kokusu. Gökyüzü karışıksa kuşların işi… Ya içim içime sığmıyorsa. Ne denir kötüdür insanların gidişi.

Uzanır kırlara doğru Yalnızlığı olan. Bu saatte sessizlik acıdır gelecektir parka yalnızlığı duyan.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir