© 2023 Edebiyat Bölümü - Tüm Hakları Saklıdır.

Çok Güzel Sözler

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Ünlü Sözleri
  4. »
  5. Cahit Zarifoğlu Sözleri ve Şiirleri

Cahit Zarifoğlu Sözleri ve Şiirleri

BilgiN BilgiN - - 9 dk okuma süresi
8750 0
Cahit-Zarifoğlu-Sözleri-ve-Şiirleri-Aşk-Mesajları

Cahit Zarifoğlu Sözleri, Cahit Zarifoğlu Resimli, Yalzılık, Ayrılık, Özlem veSevgi Sözleri, Cahit Zarifoğlu Anılar Defteri Gül Yaprağı Şiiri, 2 Kıtalık Şiirler, Instagram Gönderi Altına Güzel Sözleri, Facebook, Twitter, Whastapp Durum Sözleri

Abdullah Cahit Zarifoğlu, 1940 yılında Ankara’da doğumlu ve 1987 yılında İstanbul’da hayata gözlerini kapatmıştır. Cahit Zarifoğlu Türk yazar ve şairlerimizdendir. Eğitimini İstanbul Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyat bölümünü bitirmiştir.   Cahit Zarifoğlu’nun En Güzel Sözlerini sayfamızda derledik. Beğendiğiniz sözleri sosyal medya hesaplarınız dan veya sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz.

Cahit Zarifoğlu En Çok Paylaşılan Sözleri

Asıl marifet buluttaydı ama herkes yağmura şiir yazdı.

Ah şu yalnızlık kemik gibi, ne yana dönsem batar.

Bir şehir kadar kalabalıktır bazılarının yalnızlığı.

Bir gün elbette sofraya birlikte çökeriz. Sen dağ gibi kurul ben zerre bir yer tutayım.

Bir ölüm vefalı, bir de sonbahar.

Bir tabut düşün içinde ben, içimde sen…

Hayalimin ayağı yere değmiyor henüz. Onun gerçekleşmesine dayanacak, onun yükünü kaldıracak topraklarım yok.

Eğer hayvanlar aralarında konuşuyorlarsa, kim bilir neler söylüyorlar insanoğlu için.

Gelecektim ama daha kötü bir hatıram olsun istemedim.

Aklımdan çıkmıyorsun dedim. Başka türlüsünü yorgunum anlatmaya.

Kalbinizi ve sesinizi yumuşatın.

Bir gün ister istemez karşısında olacaksın kaçtıklarının. Dua et o gün henüz mahşer olmasın.

Kapı aralığından baktığımda görebildiğim en güzel şeydir; yaşamak.

Düşünün bakalım, televizyon karşısında muhallebi gibi gevşemiş bir Müslümanda, değil cihad etmek, acaba kalkıp bir farzı ifa edecek kuvvet ve istek kalmış mıdır?

Bilmediğim ve ne yapacağı belli olmayan bir duyguyla hırpalanıyorum boyuna.

Ölü kalbimiz dirileydi hakka dönüp sadakayla yıkanaydık dünyaya hiç meyletmeyeydik.

Şimdi yoksun üstelik uzaktasın ellerin yapayalnız biliyorum gözlerin dalıyor yine hep benim için olmalı.

Şöyle irice bir kelime bul ok atsın yüreğime.

Bu dünya soğuk… Rüzgâr genelde ters yöne eser. Limon ağaçları kurur. Bahaneler hep hazır. Güzel günler çabuk geçer.

Biz kendimizi hep doğru yoldan ayrılmamış kabul eder ve dünyanın bir imtihanhane olduğunu hep başkaları için düşünürüz.

O sabah ezan sesi gelmedi camimizden. Korktum bütün insanlar için, bütün insanlık adına.

Düşününce gördüm ki tabanından yere mıhlanmış gibi toprağa bağlılıktan oluyor bütün bunlar. Yeryüzünü yırta yırta adım atıyoruz.

Başıma düşmüş sevda ağı. Bir başıma tenhalarda kahroldum.

Aradığımızın ne olduğunu biliyorsak, arayacağımız yer bellidir.

Değil mi ki, kavuşmalarımız topal. Ayrılıklarımız koşar adım.

Biz, sakalları şiirle karışık, yüreği Allah’la barışık adamları sevdik.

Cahit ZARİFOĞLU’ndan Hayranlık Uyandıran Sözler

İnsanların görünüşlerine bakarak onlarda üstünlük bulmaya çalışanlar hep kaybetti.

Rüzgâr nereden eserse essin güzeldir. Alevler bir ayrı âlemdir. Dirlik sevinçtir göç içimizedir.

Ayrılıkla başım belada gözlerini çevir gözlerime yoksa ben sensiz bu sessizlikle. Deli gibiyim sensiz bu sensizlikle.

Farz et körsün olabilir. El ele tut. Taş al ve at. Kâfiri bulur.

Fikirle tartışın, küfürle değil.

Merhamet capcanlı bir kuştu insan kalplerinde. Bir ölçü, bir adaletli ki eşi emsali bulunmaz.

Şöyle olmuş: Ben sen demişim, sense sen.

Düşüncelerini bırakmadan kendini uçmak adlı bir hayatın üzerine yayarak uçuyor…

Diline bir düğüm at ve otur. Dinle. Gıybet ve dedikodu, münakaşa ve cedel, su-i zanlarla dolu söz varsa ya durma ayrıl, ya da engelle.

Sen dağ gibi kurul ben zerre bir yer tutayım.

Ben çizilmiş bir yaşama atanmışım gibi.

Gökyüzüne bakmayanların kalbi, daha çabuk kirlenir.

Filistin; bir sınav kâğıdı… Her mü’mîn kulun önünde.

Ben onunla içimden konuşuyordum.

Bakıyorsunuz, zulmedilenlerin tek ortak özelliği var; Müslüman oluşları ve zulmedenlere bakıyorsunuz, onların da bir tek özelliği var; Kâfir oluşları veya küfre hizmet edişleri.

Adam, acı mümkün olduğu kadar kendi içine aksın diye yüzünü öne eğmişti.

Bize, sözlerimizden çok, yüreğimizden anlayan gerek.

Yaşamak bir perde gibi kalkıyor aramızdan. Zamansız mekânsız bir tünel başındayız şimdi.

Ne çok acı var.

Bazen yağmur olmak ister insan. Yağmak ister sevdiğinin yüreğine.

Ehli takva olun, ehli secde olun. Farzları alenen yerine getirin. Nafileleri kendi nefsinizden bile gizleyin.

Dedi ki; sen şairsin elindeki bu taş ne?, Dedim ki; şair aşka boyun eğer, zulme değil!

Az az ölüyoruz her gün yağmurdan, havadan bahseder gibi.

Nereye kadar kendinden kaçabilirsin? Ya bir daha geri dönemezsen…

Sanki daha yakın, en yakın olabilme imkanı için vücudumuzun alacağı hiçbir şekil, sanki alnımızı koyacağımız bir alınlık temiz bir yeryüzü kalmamış.

Haydi, bir şeyler daha yazayım diye kaleme sarılmayın. Beklemeyi bilin. Susayınca, acıkınca nasıl anlıyorsak, yazmak anını da anlarız.

Ve önemli olan ‘an’dır. Onu; ibadet, sabır, anlayış, tevazu ve merhamet ile anlamlı hale getirmek mutluluğun ta kendisidir.

İnsan kendi mutlu olma imkânını görebilmeli. Mutluluksa filmlerin, romanların içinde değil, kendi yaşadığımız basit hayatın içindedir. Ve önemli olan yaşanılan “an”dır.

Cahit Zarifoğlu Duygularla Yüklü Efsane Sözleri

Vicdanen rahat olmamız yetmiyor. Başkalarının hakkımızda yanlış kanaatler edindiğini görmek üzüyor bizi.

Pencereden bakınca toprak ve ağaç görünmeli. Hava tertemizdir, yakınlarda sağlıklı bir dere akmaktadır. İnsan; tabiattaki insan ve eşya dengesine bakarak ve inanç içinde yastığa başını emniyetle koyar. Orada kader rahatsızlık vermez. Tabiata yakın olmakta kabusu dağıtıcı bir güç bulunuyor.

Umudumuz, acımızdan daha büyük olmalı.

Her fikrin karşılığı bir duygu vardır.

Buruşturularak atılmış bir kâğıt parçası gibiyim. İçimde kalkıp gidenlerden doğan boşlukların ağırlığı… Ve sevmek. Ve korkmak ve nasıl, uzaydaymışım gibi yalnızım.

Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden, Suriye’nin toprağından, Bosna’nın bayrağından, Gazze’nin gözyaşından öpüyoruz.

Kalbinizi yumuşatın, ama iradeniz sert olsun. Kelimelerinizi yumuşatın ama nüfuzunuz kuvvetli ve derin olsun.

Evet, hatırladım küçük basit şeyler yetiyor kederlenmeye. Ya mutluluğa?

Alnı secdeye inen insanların sesleri birbirine bağlanabilirse, ancak o zaman sokaklar, meydanlar ardına kadar açılır.

Düştümse sana bakarken düştüm.

Hayır kalbim yorulmadım hayır hayır yıkıl daha.

Cahit Zarifoğlu Anılar Defteri Gül Yaprağı Şiiri

Anılar defterinde gül yaprağı
Gibi unutuldum kurudum
Başıma düşmüş sevda ağı
Bir başıma tenhalarda kahroldum
Sen kimbilir, rüzgârlı eteklerinle
Kimbilir hangi iklimdesin, ben
Sensiz bu sessizlikle
Deli gibiyim sensiz
Bu sessizlikle

Ayrılıkla başım belada
Gözlerini çevir gözlerime
Yoksa sensiz bu sessizlikle
Deliler gibiyim
Sensiz bu sessizlikle

Cahit-Zarifoğlu-Gül-Şiiri-ve-Aşk-Sözleri

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir